SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

ZEKAT BAHSİ

<< 1008 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

55 - (1008) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا أبو أسامة عن شعبة، عن سعيد بن أبي بردة، عن أبيه، عن جده، عن النبي صلى الله عليه وسلم ؛ قال:

 "على كل مسلم صدقة" قيل: أرأيت إن لم يجد ؟ قال: "يعتمل بيديه فينفع نفسه ويتصدق" قال قيل: أرأيت إن لم يستطع ؟ قال: "يعين ذا الحاجة الملهوف" قال قيل له: أرأيت إن لم يستطع ؟ قال: "يأمر بالمعروف أو الخير" قال: أرأيت إن لم يفعل ؟ قال: "يمسك عن الشر. فإنها صدقة".

 

[ش (أرأيت) أي أخبرني ما حكم من لم يجد من لم يجد ما يتصدق به. (يعتمل) الاعتمال افتعال، من العمل. (يعين ذا الحاجة الملهوف) الملهوف عند أهل اللغة يطلق على المتحسر وعلى المضطر وعلى المظلوم. وقولهم: يا لهف نفسي على كذا - كلمة يتحسر بها على ما فات. ويقال: لهف يلهف لهفا أي حزن وتحسر. وكذلك التلهف. (يمسك عن الشر فإنها صدقة) معناه صدقة على نفسه. والمراد أنه إذا أمسك عن الشر لله تعالى كان له أجر على ذلك. كما أن للمتصدق بالمال أجر].

 

{55}

Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme, Şu'be'den, o da Said b. Ebi Bürde'den, o da babasından, o da dedesinden, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve SelIem)'den naklen rivayet etti:

 

Her Müslümana sdaaka vermek vacibdir.» buyurmuşlar.

 

(Bunun üzerine):

 

  «Ya bulamazsa, ne buyurursun?» diyenler olmuş; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

—«İki eliyle çalışır da, hem kendine fayda verir, hem de tesadduk eder.» buyurmuşlar.  (Yine)

 

  «Ya buna gücü yetmezse ne buyurursun?» demişler, Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

  «Muztar kalan, İhtiyâç sahibine yardım eder.»  buyurmuşlar.

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e (tekrar):

 

  «Ya buna da gücü yetmezse ne buyurursun?» diyenler olmuş. (Bu suale de):

 

  «İyiliği yahut hayırı emreder.» cevâbını vermiş. (Soranlardan biri,

 

  «Şayet bunu yapmazsa ne buyurursun?» demiş. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

  «Kötülük yapmaktan kendini tutar; çünkü bu da bir sadakadır.» buyurmuşlar.

 

 

(1008) وحدثناه محمد بن المثنى. حدثنا عبدالرحمن بن مهدي. حدثنا شعبة، بهذا الإسناد.

 

{…}

Bize, bu hadîsi Muhammedü'bnü'l- Müsennâ dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahmân b. Mehdi rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be bu isnâdla rivayette bulundu.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhâri' «Zekât» ve «Edeb» bahislerinde tahrîc etmiştir.

 

Ulemâdan bâzıları «Her Müslümana sadaka vermek vacibdir.» cümlesini «Bit'te'kid müstehabdır.» mânâsına almşılarsa da, Ayni «Ala» kelimesinin buna münâfii olduğunu söyliyerek İtirazda bulunmuştur. Zîrâ «Alâ» kelimesi vücûb bildirir.

 

Kurtubl; «Hadisin zahiri vücûb ifâde etmektedir. Lâkin Allah Teâlâ Hazretleri lütf-u kereminden bunu hafifletmiş, gizli yapılan mendûb ibâdetlerle vücudu iskaat etmiştir.» demiştir.

 

Ayni diyor ki: «Vücûbun zahiri mânâsı bir kimsenin yiyeceğini kazanmaktan aciz kaldığını ve ölmek üzere bulunduğunu gören Müslümana hamledilebilir. Zira böyle bir Müslümanın o âcize sadaka vererek hayâtını kurtarması farz olur.»

 

Bu hadisde sadaka mutlak olarak zikredilmişse de, bundan sonra gelen Ebû Hureyre hadisinde «Her gün» diye kayıtlanmıştır.

 

Ashab-ı kiram, sadakadan atıyye mânâsı anlamış olacaklar ki, «Buna gücü yetmiyen ne yapacak?» diye sormuşlar. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de sadakadan umûmi bir mânâ kastettiğini; bu mânânın muztar kalan muhtaçla emr-ı bil maruf'a bile şâmil olduğunu beyân buyurmuştur.

 

Melhûf: Muztar ve mazlum mânâlarına gelir.

 

Görülüyor ki: îslâm dinî hüsnüniyetle yapılan mübâh fiilleri bile ibâdet saymıştır. Kötülük yapmaktan sakınmak dahî bir ibâdettir. Bunun ibâdet olması, kötülük yapacağı kimseyi rahat ve emniyette bıraktığı içindir. Bu suretle adetâ o kimseye sadaka vermiş gibi olur. Kötülüğü kendi nefsine yapmak isteyip de sonra vazgeçen kimse, kendine sadaka vermiş gibi olur.